Şehid. Millî Mücadele Kahramanı. Maraş’ta 1898’de doğdu. Babası Cinalioğullarından Hacı Mustafa “Recep” Ağa’dır. Şehrin düşman işgaline uğraması üzerine Zülkadiroğlu Süleyman Bey’in çeteleri arasında yer aldı.
Cesareti ve gözü pekliği ile çarpışmalara en önde girdi. Kuyucak kahvesindeki yüze yakın Ermeni fedaisinin karşısına tek başına çıktı. Kuyucak’ta Ermeni çetecilerden dayak yiyen Komiser Salih’in sızlanmaları karşısında kızarak:
-Senin üstündeki elbise ve belindeki tabanca ne işe yarar. Türk çocuklarına caka sat diye bunu sana anan mı verdi? Niçin ölmedin? Niçin öldürmedin? Diye gürler.
Onun sesini duyan Ermeniler kaçacak delik arar.
Savaşın başlaması ile Süleyman Bey çeteleri içinde yerini alır. Savaşın 16. günü rüyasında babasının kendisine nargile içirdiğini görür. Rüyayı tabir edenler bugünlerde dikkatli olmasını, biraz geri planda kalmasını tavsiye eder ise de o kimseyi dinlemez. Çatışmalara en önde iştirak eder.
Ermeni komitacı Avedis’in konağına yapılan baskın sırasında karnından ağır şekilde yaralanır. Dağılan bağırsaklarını eliyle tutarak çatışmalara devam eder. Kuvvetten düştüğünde arkadaşları tarafından evine götürülmek istenir. Kendisi buna rıza göstermeyerek karargaha götürülmesini ister.
Yarası ağır olduğundan Bayazıdlı mahallesinde bulunan Sıhhiye müdürüne haber gönderilir. Arada düşman olduğundan ve ulaşımın da zorluğundan sıhhiye gelinceye kadar o ruhunu teslim eder.
-“Vatan sağ olsun, millet sağ olsun” diyerek 3 Şubat 1920’de şehid olur.
Maraş harbinin en cesurlarından biri olarak târihe geçen Mıllış Nuri için adına şiirler, destanlar yazıldı.
“Mıllış Nuriler Sütçü İmamlar
Tanıtmakla eskimez bu isimler
İsim deyince Toroslardan çeteler
Maraş gelir aklıma…”