

28 Ocak 1920
28 Kânûn-i Sânî 1336
sekizinci gün
“Harbin başlangıcında Ermeniler ilk iki üç gün içinde tüm şehri dize getireceklerini düşünmüş ve Fransızları da bu konuda ikna etmişlerdi. Çatışmaların uzaması onları büyük bir endişeye düşürür. Sorumluluğu başkalarına atmak için bahane aramaya başlarlar, Fransızların işi ciddiye almadıklarını ve güçlü bir saldırı ile sonuca gitmedikleri fikrini yaymaya başlarlar.”
Muharebenin sekizinci gününde de şehrin dört bir tarafında çatışmalar bütün şiddeti ile devam eder. Kanlıdere yolunun altındaki evler ile Abarabaşı’ndaki evler kısmen, Kale civarındaki evler ise tamamen yanarak kül haline gelir. Şekerdere’deki kilise ile Zimyan Mahallesindeki evler tamamen yakılarak harap hale getirilir. Maraş çetelerinin en faali olan Evliya Efendi kuvvetleri düşman hatlarını tek tek temizlemeye devam eder.
Düşman savunmasız sivil halka, özellikle kadın ve çocuklara karşı acımasızca davranmakta ve etrafa ölüm kusmaktadır. Şehrin giriş ve çıkışındaki hâkim noktaları işgal ederek buralara top ve mitralyöz yerleştirip şehri aralıksız bir şekilde bombardıman etmeye devam ederler.
Sivil halk arasında ağızdan ağıza yayılan gerçekdışı hadiseler moralleri allak bullak etmeye yetmiştir. Özellikle kadınlar arasında anlatılanlara bakılırsa “Fransızlar bir makine getirmişler yakaladıkları Müslümanları bu makinaya koyup önce derisini yüzmekte sonra kemikleriyle beraber kıyma yapmakta imişler. Eğer şehir teslim olmazsa tüm şehir halkını makinaya koyup kıyacaklarmış. Hatta bazı Müslümanlar bu makinaları görmüşler.”
Bu ve buna benzer iddialar halkın arasında hızla yayılırken bir düşman nakliye kolunun Atizi’nde göründüğü haberi alınır. Bunun üzerine çeteler hemen hazırlıklarını yapıp saldırıya geçer ve düşmanın yardım kolunu bozguna uğratır. İmha edilen düşmanın silah, cephane ve taşıdığı erzaka el konulur. Bu harekâtı takip etmek için Karargâh’ın arkasındaki dama çıkan Heyet-i Merkeziye postası Hüseyin ayağından yaralanır.
Elbistan’dan gelen kuvvetler şehir içine girmiş, sıcak çatışmalara dahil olmuşlardı. Nakip oğlu Muin Keşifli Camiinde, Topal Salih ile Güplüceli Tahir Ulu Cami civarındaki karakolda mevzi alır. Sinanoğlu Hamit ve Yüzbaşı Muhtar ise karargâhta kalır.
