21 Ocak 1920
21 Kânûn-i Sânî 1336

birinci gün

“Arkadaşlar, harp başlamıştır. Allah’ın inâyeti, Peygamberimizin rûhaniyeti, din kardeşlerimizin fedâkarlığı ile her şey göze alınmıştır. Vatanımız, bir fert kalıncaya kadar düşmana teslim olmayacaktır. Gayret bizden, tevfik Allah’tan.”
Fransız işgal kuvvetleri komutanı General Keret, bir gün öncesi yaşanan olaylar dolayısıyla günün ilk saatlerinde yapmış olduğu çağrı ile şehrin ileri gelenlerini karargaha davet etmişti. Davet edilen misafirler gelmeden önce de tabur kumandanlarını toplayarak bütün kuvvetlerin hazır vaziyette bekletilmesini emretti. Verilecek işaret ile önceden belirlenen stratejik noktalar işgal edilecekti.
Çağrı üzerine işgal kuvvetleri karargahı olarak kullanılmakta olan Amerikan Koleji’ne Mutasarrıf Vekili Ahmet Cevdet, Jandarma Komutanı İsmail Hakkı, Komiser Cemil, Belediye Reisi Hacı Bekir Sıtkı, Müftü Mehmet Tevfik, Eytam Sandığı Müdürü Hasan Refet, Hafız Ali, Karaküçük Hacı Mustafa, Dedezade Mehmet Hilmi, Kocabaş Hacı Naci, Şişman Arif, Nafia Baş Mühendisi Abdullatif, Bayazıtzade Mehmet Rüştü ve bir kısım daire üst görevlileri ve şehrin bazı ileri gelenleri gitmişlerdi. Bunlar karargaha vardıklarında bir kısım askerin mitralyöz başında cephaneleri ile birlikte harekete hazır vaziyette beklediklerini görürler. General Keret’in yanına girdiklerinde ise, tercüman aracılığı ile adları birer birer sorularak görev ve meslekleri kayda geçirilir.
Söze başlayan General, bir gün önce yaşanan olayları kastederek Antep’ten Maraş’a gelmekte olan kuvvetlerine yolda Türkler tarafından baskın yapıldığını, silah ve techizatlarına el konulduğunu, askerlerinin öldürüldüğünü dile getirir. Hemen arkasından da tehdit dolu cümlelerle bu durumun sorumluluğunun Türklerde olduğunu ve cezasının şiddetle verileceğini söyler.
“Askeriniz yok, paranız yok. Artık buralar bizim, bizimle yaşamaya alışacaksınız. Aksi takdirde olacaklardan ben sorumlu değilim.” der.
Karşılık olarak, Mutasarrıf Vekili Ahmet Cevdet Bey savunmada kalarak açıklamada bulunmak ister ise de etkili olmaz. Müderris Şirevizzade Mehmet Efendi’nin sözlerinin de General Keret’in katında bir etkisi olmaz.
General Keret, almış olduğu karar ve yaptığı planlama doğrultusunda verdiği emirle Ahmet Cevdet, Binbaşı İsmail Hakkı, Belediye Reisi Hacı Bekir Sıtkı, Mühendis Abdüllatif, Kocabaş Hacı Naci ve Şişman Arif Efendi’den ibaret olmak üzere 6 kişiyi orada alıkoyar. Diğerlerine ise;
 “Durmayıp gidiniz, Müslümanları baş eğmeye davet ediniz. Karşı çıkmaları halinde büyük zararlara uğratılacaklardır.” talimatını verir.
Hasan Refet Efendi’nin;
 “Şimdi millet bizden burada bırakılanları soracaktır. Bu cihetle halkın nazarında sorumlu tutulmamamız için onlara da müsaade buyurulsun, yahut bizler de burada kalalım.” sözleri üzerine General kızgınlıkla cevap verir:
“Onlar sonra gönderilecektir. Siz durmayıp hareket ediniz.”
Öğle öncesi karargaha gelen heyet altı kişi eksik olarak ikindi üzeri karargahtan ayrılır.  Çıkışta karargah çevresindeki askerlerin tamamının savaş konumunda bulunduklarını görürler.
Heyeti karşılayanlar durumu öğrendiklerinde vakit geçirmeden Hükümet binasına giderek heyetin hapsedildiği bilgisini duyururlar.
Hükümet binasında Evliya Efendi ile birlikte görüşmelerin sonucunu bekleyen Arslan Bey durumu öğrenir öğrenmez daha önceden kararlaştırıldığı üzere havaya üç el ateş açılmasını emreder. Silah sesini duyan en uçtakiler de havaya üç el silah sıkarak işareti diğer mahallelere duyurur.
Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı sıfatı ile de  teşkilatın tüm şubelerine şu emri geçer:
“Arkadaşlar, harp başlamıştır. Allah’ın inâyeti, Peygamberimizin rûhaniyeti, din kardeşlerimizin fedâkarlığı ile her şey göze alınmıştır. Vatanımız, bir fert kalıncaya kadar düşmana teslim olmayacaktır. Gayret bizden, tevfik Allah’tan.”
Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı Arslan Bey kumandayı ele alarak her aşaması planlanmış olan harekatı başarı ile idare ederken Şeyh Ali Sezai Efendi de Arslan Bey’in hemen yanıbaşında yerini alır. Şehir içi çatışmaların başladığı ilk günden son güne kadar çetelerin maneviyatının en üst noktada olmasının en önemli sebebi Şeyh Ali Sezai Efendi’nin dua ve tavsiyeleridir.
Harp bütün şiddeti ile resmen başlar. Heyeti Merkeziye’nin fiili harp ilânını bildirmesi bütün semtlerde halkın gayret ve cesaretle savaşa katılmasını sağlar.
Maraşlı çeteler önceden hazırlanan plan doğrultusunda hareket ederek şehrin giriş çıkışlarıyla mahalleler arasında bulunan sağlam yapılı kiliselere, konaklara, Taşhan, Gazhane, Eytamhane, Depo, Kışla, Alman ve Amerikan daire ve binalarına, Arasa Hanı’na yerleştirilen işgal kuvveti kıtalarına karşı mücadeleye girişir. Kritik noktalar çeteler tarafından ele geçirilir. Böylece düşmanın harekât kabiliyeti büyük oranda kırılmış olur
 Arslan Bey’in önceden aldığı tedbirler dolayısıyla General Keret’in “Önemli noktaları işgal edin” emri yerine getirilemez. Hükümet binasını işgal etmeye gelen Fransız müfrezesi de Kızılkabırlık civarında çeteler tarafından püskürtülerek geri çekilmek zorunda bırakılır.
Şehrin önemli simalarından olan Meclis İdare Kâtibi Zülkadirzade Süleyman Bey de çatışmalar başladığında hükümette görevi başında bulunduğundan mıntıkasına yetişmek için yola çıkar. Çarşıbaşı civarından geçmekte iken Kırklar Kilisesi önündeki Fransız nöbetçilerinin ve Tüfekçi Hamamı etrafındaki Ermeni evlerinden açılan ateşten Allah’ın koruması ile yara almadan kurtulur. Türlü zahmetlerle yürüyüşünü devam ettirerek Sarayaltı Camisi çevresinde bulunan çeteleriyle buluşur.
Bu sırada Mağralı mahallesinden Cinevizzade Hacı Mustafa Efendi, yanına bir jandarma süvari eri alarak Bertiz’de hazır beklemekte olan Eczacı Lütfi Bey’in yanına varır. Maraş’ta başlayan çarpışmanın yaygın olarak devam etmekte olduğunu açıklar. Emri altında bulundurduğu çetelerden bir bölümünün kendisi emrinde görevlendirilmesini ister. Lütfi Bey Cinevizzâde Hacı Mustafa Efendi’nin emrine 100 kadar çete verir. Ayrıca kendisinin de toplanacak diğer çetelerle arkalarından geleceklerini belirtir.
Düşmanın karşı harekâtı ve şiddetli bombardımanları ilk hamlede sivil Türklerin büyük kayıplar vermesine yol açar.
Bu arada mahkûmlar hapishanenin kapılarını kırarak dışarı çıkmış ve mevzilere koşmuşlardır.
 Çatışmaların başlaması ile hükümet binasında mahsur kalan memurlar ve sivil halktan bazı kimseler gecenin karanlığında evlerine dönebilme imkânını bulmuş ise de birçokları bu imkânı bulamazlar.
İlk günün şaşkınlığı içinde kalan halktan Dikeçoğlu Hayri, Ceza Reisi Cemil, Ediklizade Mustafa, İsmailoğlu Ali, Kaltakçı Halil, Karaloğlu Mustafa, Sağıroğlu Mehmet, Seyyidhanoğlu Ahmet ve Talaskacı Hacı Ali ilk şehit olanlar olarak kayda geçer.
Bu arada çatışmaların şiddeti dolayısıyla Ceza Reisi Cemil Bey’in cenazesi vurulup düştüğü yerden üç gün boyunca alınamaz.
Toplantıda General Keret’e karşı ağır sözler söyleyen Şirevizzade Mehmet Efendi de toplantı çıkışında evine giderken Taşhan civarında Ermenilerce ele geçirilir ve sonrasında kendisinden hiçbir şekilde haber alınamaz. Ancak şehir içi çatışmalar bittikten sonra Kadıoğlu Musa Efendi’den alınan bilgiyle çatışmaların daha ilk günlerinde ağır işkenceler altında şehit edildiği bilgisine ulaşılabilmiştir.
Aynı gün Pazarcık’tan Maraş’a gelmekte olan ulemadan Ediklioğlu Mustafa Efendi de Kapıçam mevkiinde düşman tarafından ele geçirilir ve büyük işkencelere maruz bırakılarak şehit edilir.
İlk günde çatışmalar gecenin geç vaktine kadar devam eder. Ortalığa sessizliğin hâkim olduğu saatlerde ise Ermeniler akın akın Amerikan binalarına sığınmaya başlar. Amerikan misyonunun yanı sıra kilise ve hastanelere sığınan Ermeniler oldukça yekûn tutar. Alman Yetimhanesi’nin müdiresi Bayan Buckley, o ilk gün yaşananları ve sığınma olayını şöyle dile getirir:
“Çarşamba günü öğleden sonra olaylar başladı. Yetimhanede bulunan üç yüz elli çocuğun yanına çevredeki Ermeniler sığındığından mevcut 3500’e yaklaşmıştı. Sığınanların çoğu yaralı idi.  Yurdun alt katı emniyetli olmasına rağmen üst katları çevredeki minarelerden açılan ateş yüzünden emniyetli değildi.”
Aniden gelişen bu olaylar her iki tarafı da şaşkına uğratmıştır. Bununla beraber araya giren gece sinirleri yatıştırmış ve ilk şaşkınlık atlatılmıştır. İkinci günün sabahında herkes bulunduğu yerde mevzilere yerleşmiş ve silah başına geçerek muharebeye hazır duruma geçmiştir.