Maraş Millî Mücadelesinin en gözüpek kahramanlarından olan Çuhadar Ali Maraş’ta 1903 de doğar. Babası Çuhadar Hacı Mustafa Efendi’dir. Çuhadarzade Hacı Mustafa Efendi çete reisidir. Şehrin işgal günlerinde İngilizlerin yerine Fransızların geleceği haberinin duyulması üzerine endişeye düşer. Belediye Başkanı Hacı Bekir Sıtkı Beyle yapılan toplantıda kaleme alınan dilekçeye imza atan 11 kişiden biridir. Şehrin ileri gelenlerinden 11 kişinin imzasını taşıyan bu şikayet dilekçesi Antep’teki işgal kuvvetleri komutanlığına gönderilir. Dilekçede İngiliz işgali süresince milletin dini ve örfi görüşlerini incitecek hiçbir olaya meydan verilmediği, fakat Fransız işgal kuvvetleri içerisindeki Ermenilerin yapacakları taşkınlıkların huzuru bozacağı vurgusu yapılır. Yazılan bu dilekçeden bir sonuç alınmaz.
Çuhadarzade Hacı Mustafa Efendi, Bayrak Olayı’nın ardından Şeyh Ali Sezai Efendi tarafından Şekerli Camii hücresine çağrılanlar arasındadır. Heyet-i Temsiliye’nin kuruluşuna maddi ve manevi destek verir. Strateji gereği şehrin on bölgeye ayrılması ile birinci bölge olan Çavuşlu (şimdiki Yörük Selim Mahallesi) mıntıkasının reisliğine getirilir. Teşkilatlanma çalışmalarını yürütürken oğlu Ali’yi ve kardeşi Hacı Mehmet Efendiyi de yanına alır.
Şehrin düşman işgaline uğradığı günlerde Çuhadar Ali 16 – 17 yaşlarında bir delikanlıdır. Sütçü İmam Olayı’nın akabinde Çömezoğlu Mehmet ile Hüseyin oğlu Mehmet adlı iki oduncunun Ermeniler tarafından öldürülmesi üzerine onların intikamını almak için yola çıkar. Mercimektepe civarında yakaladığı üç Ermeni çeteciden ikisini öldürüp birini yaralar. Ermenilerin baskısı ile Fransızlar tarafından her yerde aranmaya başlanılınca büyüklerinin tavsiyesi ile Bertiz’e gider.
Şehir içi çatışmalar başladığında Çuhadarzade Hacı Mustafa Efendi Maraş’ta değildir. İşleri dolayısıyla Halep’e gitmiştir. Çatışmaların başladığı haberini alır almaz şehre dönmek için yola çıkar. Şehir içi çatışmaların onuncu veya onbirinci günü Maraş’a döner. Evde birkaç saat dinlendikten sonra Cancık’ta bulunan kuvvetlerin yanına gider. Şehir içi çatışmalarda görev alır.
O günlerde 12 yaşında olan amcaoğlu Ali Rıza Çuhadar o günleri Sermet Çuhadar’a şu cümlelerle anlatır:
“Fransızlar şehre girmiş ama savaş daha başlamamıştı. Fransızlardan cesaret alan Ermeniler Ahırdağı’na odun kesmeye giden üç Maraşlıyı şehit etmişti. Bu olay şehirde büyük bir infial uyandırdı. Şehitlerin intikamı alınmalı idi. Ben o gece Amcam Hacı Mustafalarda yatıdayım. Ava meraklı olan Amcaoğlu Ali, sabah erkenden ava gideceğini söyledi. Geceden hazırlıklara başladı. Annesi biraz telaşlı “Aman oğlum dikkat et, daha birkaç gün evvel gavurlar üç kişiyi öldürdü” şeklindeki yakarışı fayda vermedi. Ali erken saatte mavzerini alıp evden çıktı. Bir de duyduk ki, şehrin batısında yakaladığı üç Ermeni’den ikisini öldürmüş, birisi de yaralı olarak kaçmış. İntikam alındı. Ama Çuhadar Ali de bu olaydan sonra şehrinden ayrılmak zorunda kaldı. Bertize gitti. Orada da çeteler oluşturdu ve savaş başlayınca Maraş’a döndü.”
Bertizde oluşturduğu çeteleri ile şehre dönünce Muallim Hayrullah Efendi kuvvetlerine katılır. Bayazıtoğlu Muharrem ve Zafer Bey komutasındaki Bertiz çeteleri ile düşmanı Bababurun’da durduran kahramanlar arasında yerini alır. Şehiriçi muharebelerine de katılır. En önde savaşır. Keskin nişancılığı ile savaş boyunca büyük yararlılıklar gösterir. Düşmanın kışla da ve kışla civarında giriştiği tahkimat faaliyetine uzaktan yaptığı atışlarla müsaade etmez. Keskin nişancılıkta arkadaşı Sarıkatip Hasan ile adeta yarış yapar.
Aynı cephede çatışan gazi Sucu Durdu’nun ifadesine göre Çuhadar Ali canla başla savaşan bir fedaidir. Harp esnasında iki defa yaralanır. Birinci yaralanışı şu andaki Yörük Selim Devlet Hastanesi civarında olur. Burası kışlaya hakim bir nokta olduğu için çeteler tarafından korunur. Kışladan atılan bir kurşunla Çuhadar Ali boynundan yaralanır. Boynundan giren kurşun arka taraftan çıkar. Bu yaraya aldırış etmez ve çatışmalara devam eder.
Muharebenin 18. Günü Mercimektepe’nin takviye edilmesi için Evliya Mustafa ile birlikte Mercimektepe’ye gönderilir.
O günlerde düşmanın büyük bir takviye kuvveti ile gelmekte olduğu ve Aksu civarında kamp kurduğu haberi alınır. Yapılan değerlendirmede içlerinde Çuhadar Hacı Mustafa Efendinin de yer alacağı 300 kişilik bir gurupla düşman takviye kuvvetlerine ani bir baskın yapılması kararlaştırılır. İçlerinden birisi baskın için Kılıç Ali’ye danışılması gerektiğini söyler. Diğerleri bu fikre karşı çıksa da karşı taraf ısrar eder. Bunun üzerine bir haberci Kılıç Ali’nin karargahına gönderilir. Bir süre sonra geri dönen haberci Kılıç Ali’nin kuvvetlerinin cepheyi terk ettiklerini, Dere köyüne çekildiklerini haber verir. Bu haber üzerine baskını yapacak olan çeteler de dağılır. Çuhadarzâde Hacı Mustafa Efendi o gün için “Kaçan büyük bir fırsattı. Fransızlara yapacağımız bu ani baskın ile çok büyük zayiat verdirecektik” der.
Çuhadar Ali şehiriçi çatışmalar devam ederken bu kez Bayazıtlı Camii civarında ikinci kez yaralanır. Bu kez yarası ağırdır. Yine de oma’dan giren kurşuna aldırmadan mücadeleye devam eder. Arkadaşlarının aşırı ısrarı ile evine götürülür. On beş gün sonra ise henüz 17 yaşında iken vefat ederek Şehid olur.
Çuhadar Ali’nin genç yaşta Şehid olması yürekleri burkar. Onun için destanlar yazılır, ağıtlar yakılır.
“Ali’yi sorarsan on yedi yaşında
Mavzerle vurdular ark başında
Çeteler toplanmış ağlar başında
Uyan Ali’m uyan gör neler oldu
Sevdiğin Maraş’a Fransız doldu
Uyan Ali’m uyan yaran çok mudur
Düşmandan intikam alan yok mudur
Bağrına saplanan yoksa ok mudur
Uyan Ali’m uyan gör neler oldu
Sevdiğin Maraş’a Fransız doldu”