07 Şubat 1920
07 Şubat 1336

onsekizinci gün

“Bu yirmi dört saat içinde, Fransız askerleri memleketin her tarafı ve hükümet, askerlik şubesi ve özel idare binalarını pek şiddetli bir şekilde bombaladı. Nice canlar kara toprağa serildi. Memleketin birçok yerinde yangınlar çıktı. Müslüman halk bu felaketlere aldırmayarak savunmaya devam etti. Vaziyet değişmedi. Bugün alaturka saat sekiz sıralarında Fransızlara, Islahiye tarafından gelen beş yüz kadar yardımcı imdat kuvveti ve iki adet sahra topu her nasılsa şehre bir biçik saat uzaklığa kadar sokulmuş ve bombardımanla şehre girmeye kalkışmışsa da halk tarafından yiğitçe yapılan savunma ile durdurulmuşlardır.”
Albay Normand kuvvetleri şehre iyice yaklaşmıştı. Çeteler şehir içinde yoğunlaştığı için bu kuvvetlere karşı yol güzergahında bir müdahalede bulunulamamıştı. Fransızların yardımına gelen bu kuvvetler şehir içerisine girip buradaki birliklerle birleşirse tam bir felaket olacaktı. Bunu önlemek için Mercimektepe’de tahkimat yapılması düşünüldü. Bu iş için Cancık’taki Elbistan kuvvetleri ile Bertiz, Yenicekale çeteleri görevlendirildi.
Yörük Selim, Yüzbaşı Kamil, Şube Reisi Binbaşı Cemil, Binbaşı Hasan Beylerle, Yüzbaşı Mahmut Cancık’ta bulunuyordu. Elbistan’dan gelen Eczacı Lütfi, Bertiz ve Yenicekale ihtiyat kuvvetlerini doğu cephesindeki Kılıç Ali’nin yardımına göndermişti. Elde kalan mevcut kuvvetlerle Mercimektepe savunulacaktı.
Bu arada şehir içerisindeki çarpışmalar tüm hızıyla devam ediyordu.
Şehirde durum içler acısı idi. Yardım gelmeden evvel lehimize görünen tablo yeni durumla beraber bozulmuştu. Gelen yardım kolu düşmanı manevi yönden de takviye etmişti. Diğer taraftan halkın psikolojisini iyice bozmuştu. Şehrin üzerinden top, bomba ve tüfek sesi eksilmiyor arada bir cephaneliklerin infilak sesleri yeri göğü inletiyordu. Kaldırılamıyan cesetler yüzünden sokaklardan geçmek neredeyse imkânsız hale gelmişti. Neyse ki yılgınlık yoktu. Şehit olan kocasının yerine göreve koşan kadınlar, cephane ve posta taşıyan çocuklar verilen vazifeyi eksiksiz yerine getiriyordu.
Sivil halkın şehirden kaçma eğiliminde olduğunu gören Deli Tayyar evlerinin karşısındaki boşluğa çıkarak hem de üzerindeki elbiseleri çıkarıp don gömlek kaldıktan sonra Müslümanlara moral vermek maksadı ile “Ey insanlar korkmayın, kâfirin kurşunu Müslümana işlemez.” diye haykırıyordu. Bu sesleniş Müslümanlara bir moral ve cesaret vermişti.
Bir taraftan da kadınlar ve çocuklar şehirden çıkartılıp çevre köylere dağıtılmaya başlanmıştı. “Kaç kaç” denilen bu olay sonucu şehir önemli ölçüde boşalmıştı.
Millî Mücadelesinin öncüleri olarak kabul edilen Evliya Efendi, Muallim Hayrullah, Göllülü Yusuf Çavuş, Mıllış Nuri gibi kahramanların şehit olmuş olması da halkın maneviyatını bozmuştu.
Dava dergisinde Mehmet Yusuf Özbaş, Kaç kaç olayını şöyle anlatıyor;
“Albay Normand kuvvetlerinin yardıma gelmesi ile Fransız topçusunun çatısında Fransız bayrağı görmediği her yeri bombalaması sonucu Maraşlı Müslüman Türk halkı üzerinde çok büyük can kaybı ve maddi zarara sebep olmuştu. Bunun üzerine Maraş’taki bir kısım mücahitler harbe bilfiil iştirak etmeyen kadın, çocuk ve yaşlıların şehir dışına çıkarılmasını uygun görmüşlerdi. Neticede bu düşünce fiiliyata geçmiş Maraşlıların harbe katılma imkânı olmayan büyük bir bölümü şehir dışındaki köylere göç etmeye karar vermişti. Bu göç normal bir göç havasında yapılmadı. Silahsız kalabalıklar sonu belli olmayan bir sefere her türlü imkânlardan mahrum bir şekilde sevk edilmiş olduklarından Maraş halkı bu olayı kaç kaç şeklinde isimlendirmiş bu olay kara günlerimiz arasında Maraşlının hafızasına unutulmayacak şekilde işlenmiştir.”
Durumu ümitsiz görüp şehri tamamen boşaltıp yakmaktan bahsedenler de vardı. Böylece düşmanın da içerde helak olacağını düşünmekte idiler.
Albay Normand kuvvetlerinin Aksu Köprüsü civarında karargâh kurduğu öğrenildi. Bu haber halkı daha üzdü. Moral bozacak başka gelişmeler de vardı. İstanbul hükümeti Maraş’ı adeta kendi kaderine terk etmişti. III. Kolordu da Maraş harbinin başlamasını siyasi ortam gereği hoş karşılamamıştı.
Fransızlar hükümet binasını, askerlik dairesini ve özel daireleri şiddetli top ateşine tuttular. Birçok kayıp verildi. Yeni yangınlar çıktı. Halk ise direnmeyi sürdürdü.
Albay Normand 8 Şubat günü Mercimektepe’yi ele geçirip karargahını burada kurmayı planlıyordu. Buradan taarruz ederek Kışla’ya kadar olan bölgeyi ele geçirip General Keret’in birlikleri ile temas sağlayacaktı.
Takviye gelen kuvvetlerin Maraş hakkındaki ilk izlenimi harabeye dönmüş bir şehirden hâlâ yükselen alev ve dumanlardı.
Şehir bu halde iken eli silah tutan erkekler ve hatta bazı kahraman kadınlar istihkâm ve mazgallarda vazifeye azimle ve cesaretle devam ediyorlardı.
Çatışmalar bu şekilde devam ederken Dahiliye Nezareti’ne ve III. Kolordu Komutanlığına gönderilen raporda günün olayları şu şekilde kayda geçmişti:
“Bu yirmi dört saat içinde, Fransız askerleri memleketin her tarafı ve hükümet, askerlik şubesi ve özel idare binalarını pek şiddetli bir şekilde bombaladı. Nice canlar kara toprağa serildi. Memleketin birçok yerinde yangınlar çıktı.
Müslüman halk bu felaketlere aldırmayarak savunmaya devam etti. Vaziyet değişmedi. Bugün alaturka saat sekiz sıralarında Fransızlara, Islahiye tarafından gelen beş yüz kadar yardımcı imdat kuvveti ve iki adet sahra topu her nasılsa şehre bir biçik saat uzaklığa kadar sokulmuş ve bombardımanla şehre girmeye kalkışmışsa da halk tarafından yiğitçe yapılan savunma ile durdurulmuşlardır.
Çarpışma halen sürmektedir. Şu an saat on ikiye kadar sonuç belli olmamıştır, Efendim.”
Darende halkı Maraş’a yardım için oluşturduğu “Yıldırım Taburu”nun iaşesi için 15.000 kuruş para toplamış, ikinci bir yardım taburu daha oluşturabilmek için çalışmalara başlamıştı.
Maraşlı çeteler arasındaki terhis edilmiş ihtiyat subayları tarafından kullanılmakta olan iki top vardı. Şehir içi çatışmalarda istifade edilen bu iki topun çetelerin eline nasıl geçtiği ile ilgili farklı bilgiler verilmekte ise de III. Kolordu tarafından gönderilmiş olma ihtimali daha yüksekti.
Anlaşılan o ki bu durumun saklı tutulması istenmişti. Siyaset gereği Maraş’taki çatışmalara Türk Silahlı Kuvvetlerinin katılmadığı imajı verilmek istendiğinden bu durum gizli tutulmuştu.
  1. Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir Paşa da Maraş’a silah yardımının yapılmasını, ancak bunun gizli tutulmasını istemekteydi.
Maraş Heyet-i Merkeziyesi’nin kuruluşu aşamasında masraflar için toplanan para çoktan tükenmişti. Çatışmaların devam edebilmesi için paraya ihtiyaç vardı. Maraş Heyet-i Merkeziyesi masraflar için tekrar para toplamaya başladı. Herkes durumuna göre yardımda bulunuyordu. Fransızlara belli etmemek için de toplanan bu paraların hayır işleri için toplandığı imajı veriliyordu.
Maraş Kuvayı Milliyesi telgraf tellerinin kesilmiş olmasına rağmen verilen mücadeleyi günü gününe Sivas’a ve İstanbul’a ulaştırmakta idi. Bunun için gizli bir haber merkezi oluşturulmuştu. Maraş’ta yaşanılanlar civar illerde duyuldukça yardıma koşanların sayıları da her geçen gün artıyordu. Pazarcık’tan, Elbistan’dan, Çardak’tan gelen yardım kuvvetleri şehre girmiş hazır bir şekilde görev beklemekte idi.
Albay Normand kuvvetleri bugün akşama doğru Maraş’ın 3 kilometre yakınına kadar gelmişti.
Normand kuvvetlerinin öncü birliği Aksu’ya ulaştığında, tepelerdeki Türk kuvvetlerinin ateşleri ile karşılaştı. Fransızların iddiasına göre bunlar Türk üniforması içerisindeki düzenli ordu birliği idi. Fransız süvarisi ve daha sonra makineli tüfek timleri ile piyadeler. Türk müfrezeleri üzerine gönderildi. 1 subay yaralandı, 1 er ve at öldü. Aynı Türk birliği Aksu Nehri’ni geçerken Fransız Birliği üzerine mermi yağdırdı, ancak etkili olamadı. Öğleden sonra Fransız öncü birliği Maraş’ın güney girişine 3 km mesafedeki açık arazide ordugâh düzenine geçti. Öncü birliğinden bir süre sonra da büyük kısım da ordugâh bölgesine gelerek zaman kaybetmeden tertiplenmeye ve topçusunu mevzilendirmeye başladı. Saat 15.00’te Mercimektepe’yi dövmeye başladı. Tepenin güneyinde peş peşe patlamaya başlayan 75 mm.lik mermilerin ağır zayiatından kurtulmak için Türk birlikleri tepenin kuzeyine çekilince bu defa da Kışla’daki 65 mm.lik topçunun görüş alanına girerek ateş altında kaldı. 75 mm.lik toplar Mercimektepe’yi takiben, şehirdeki Türk mevzilerini dövmeye başladı.”