06 Şubat 1920
06 Şubat 1336

onyedinci gün

“Bu yirmi dört saat zarfında Fransızlarla, Ermeniler Kışla ve muhtelif yerlerden şehri pek dehşetli surette bombardıman etti. Mermiler yağmur gibi yağdı. Müslümanlar savunmaya devam etti. Durum değişmedi. Ayrıca bu sabah alaturka saat dörtte Adana yönünden bir Fransız uçağı gelerek Suriye ve Kilikya Doğu Ordusu Harp Erkânının, Fransız ordusu komutanlıkları ile hava haberleşmelerine ait bir takım resim, işaret ve tarifler ile şifreyi içeren Fransızca üç kağıtla büyük ve küçük ölçülerde birkaç parça beyaz patiskayı çeşitli yerlere attı.”
Şehir içi çatışmalar bütün şiddeti ile devam ediyor, yangın harabelerinden dumanlar yükseliyor, yollarda insan cesetleri aç köpeklere yem oluyor, kan ve barut kokusu insan âsabını son haddine kadar geriyordu. Düşmanın cephanesi boldu. Bizimkiler bir yandan kendi cephanelerini tasarruflu bir şekilde kullanırken, diğer taraftan düşman cephaneliklerini ateşleyip berhava etmeyi ihmal etmiyorlardı. Üstünlük bizde olmasına rağmen ilk günlerin azim ve iradesinin yerine yeis ve yılgınlık hissedilmeye başlanmıştı. Bunun en mühim sebeplerinden biri de kadın ve küçük çocukların korku ve yılgınlığının erkekler üzerinde bıraktığı tesirdi.
Bertiz ve Yenicekale çeteleri Kışla’yı aralıklarla ateş altında tutarak şehri bombalamalarını engellemeye çalışıyorlardı. Bu durum şehir içindeki milislerin işini kolaylaştırmıştı. Fransızlar iki cephe ile birden ilgilenmek zorunda kaldıkları için epeyce zorlanmaktaydılar.
Fransız topçusunun şehri aralıksız bir şekilde döven ateşi birçok evin yanıp yakılmasına sebep olmuştu. Kümbet Kilisesinin ele geçirilmesi sırasında çok sert çatışmalar oldu. İki taraf da büyük bir direnç gösterdi. Hasanoğlu Ali başta olmak üzere birçok çete şehit düştü.
Bugün, Süleymanlı’dan Şube Reisi Binbaşı Cemil, Göksun Şube Reisi Binbaşı Hasan, Elbistan’dan Nakipoğlu Mehmet ve Ali Ağa ve Hafızoğlu Mehmet Pehlivan 300 kadar kuvvetle yardıma gelmişler, Cancık cephesindeki karargâha yerleşmişlerdi.
Amerikan misyonerleri çatışmaların durdurulması için aracılığa soyunmuş ve mutasarrıflığa giderek Cevdet Bey ile görüşmüşlerdi. Fransızlarla da görüşeceklerini beyan eden heyet Cevdet Bey’in bu konudaki düşüncesini almak ister. Cevdet Bey ise istenilen şartlar dahilinde bir uzlaşma imkânı olur ise bunu millete tebliğ edeceğini belirtir.
Akşam üzeri İslâhiye taraflarından gelen bir uçak görünür. Şehrin üzerinde iki tur atan uçak havadan bazı şeyler atalar gider. Uçaktan atılan kağıtların bir kısmı bizim tarafa düşer. Bunların Maraş’taki Fransız İşgal Kuvvetleri Kumandanlığına hitaben yazılmış bir şifre olduğu görülür. Bu uçağa Türk direnişçiler ateş açarlar ise de bir faydası olmaz.
Bu olay ile ilgili olarak Maraş’tan Dahiliye Nezareti’ne ve III Kolordu Komutanlığı’na şifreli olarak şu rapor sunulur:
“Bu yirmi dört saat zarfında Fransızlarla, Ermeniler Kışla ve muhtelif yerlerden şehri pek dehşetli surette bombardıman etti. Mermiler yağmur gibi yağdı. Müslümanlar savunmaya devam etti. Durum değişmedi. Ayrıca bu sabah alaturka saat dörtte Adana yönünden bir Fransız uçağı gelerek Suriye ve Kilikya Doğu Ordusu Harp Erkânının, Fransız ordusu komutanlıkları ile hava haberleşmelerine ait bir takım resim, işaret ve tarifler ile şifreyi içeren Fransızca üç kağıtla büyük ve küçük ölçülerde birkaç parça beyaz patiskayı çeşitli yerlere attı.
Ele geçenler toplattırıldı. Uçağın kurşunlanması üzerine uçuşunu tamamlayamayarak geri döndü. Attığı bu şeylerden Fransızların eline geçen olup olmadığı anlaşılamadı, Efendim.”
Uçağın gelmesi Ermeniler ve Fransızlar arasında büyük bir sevinç oluşturmuştu. Bir işe yaramasa da en azından unutulmadıklarını görmüşlerdi. Yardım geleceğine dair olan ümitleri arttı.
Albay Normand kuvvetleri Maraş istikametinde yürüyüşünü sürdürdü. Bu kuvvetler Türkoğlu’na doğru ilerlerken Belpınar mevkiinde 200 kadar Türk milis tarafından kuşatılan iki Ermeni bölüğünü kurtardı. Şiddetli çatışmalar sonrası Türk kuvvetleri yüksek yerlere çekilmek zorunda kaldı.
Yardım kolu yol boyunca ufak tefek müdahalelerle karşılaşsa da yoluna devam eder. Sarılar ve Bababurnu köylüleri Fransız kuvvetlerinin yaklaşması üzerine dağa çekilirler.
Albay Normand kuvvetlerinin içinde Teğmen olarak bulunan Maxsima Berges hatıralarında şunu anlatır:
“Türkoğlu ve Belpınar’da kaldık. 7 Şubat günü sabaha karşı kasabada birbiri ardına yangınlar başladı. Fransız birliği içindeki Ermeniler içinin boş veya dolu olduğuna bakmadan ve hiç telaş etmeden her tarafı ateşe veriyorlardı. Bu işi yapanlardan birkaçı Albaya götürüldü. Bunlar şiddetle inkâr ettiler. Sadece ellerinde meşale ile evlerin etrafında dolaştıklarını evleri ateşe vermek niyetinde olmadıklarını, yapanların diğerleri olduğunu söylüyorlardı. Fakat diğerlerinin kim olduğunu gösteremiyorlardı. Kasaba kısa sürede kor yığını haline geldi. Çatılardan ateş fışkırıyor kor halinde dökülüyordu. Türkoğlu kasabasını sığınak olarak kullanıp terk ettikten sonra çok uzaklardan bile geriye dönüp baktığımda göğe yükselen siyah dumanları görebiliyordum.”
 Yakılan köylerdeki hayvan sürülerine Fransızlar tarafından el konulur. Albay Normand takviye kuvvetlerinin yaklaştığını haber vermek için 75 milimetrelik toplarla salvo atışı yaptırır. Bu sesler Maraş’ta bulunan Ermeniler ve Fransızlar arasında büyük bir sevinç dalgası yaratırken Türklerde ise moral bozukluğuna sebep olur.
Temsil Heyeti, Maraş hakkında yayınladığı bugünkü bir beyannamede şu hususlara dikkat çeker:
“17 günden beri Maraş’ta cereyan eden acı ve kanlı olaylara son verilmesi hakkında medeniyet âleminin ve insaniyetin vicdanına havale edilen feryat ve figanın karşılık bulmadığı, hâlâ bu vahşetin devamı ile sabit oluyor. Koca bir şehir ihtiyar, genç, kadın ve çocukları ile Fransız ve Ermenilerin top ve mitralyöz ve bomba ateşleri altında yanmakta binlerce dindaşımız bu vahşetin kurbanı olarak yere serilmektedir. Düşman kuşatması altında yükselen feryadı milletimizin medeni milletler tarafından nihayet işitileceğini ümit etmekteyiz. Maraş’ta Fransız mezalimi hakkında Müdafa-i Hukuk Cemiyetinin bütün merkez heyetleri tarafından yeniden teşebbüste bulunarak milli Meclis reisleri ile başkentteki çeşitli devlet temsilcilerine ve Osmanlı matbuatına telgraflarla Protesto edilerek bu mezalime bir an evvel son verilmesi. Mezalime sahne olan Kilikya, Antep, Maraş ve Urfa’dan Fransız kuvvetlerinin derhal kaldırılması hususunda medeni milletlerin nazarı dikkat ve insaniyetlerinin celbedilmesi bu aralık müsait olan siyasi vaziyetten bu suretle istifade edilmesini tavsiye ederiz.”