

05 Şubat 1920
05 Şubat 1336
onaltıncı gün
“Fransızlar top ve makineli tüfek ateşine bugün de devam etti. Türk mevzileri ve tesisleri sürekli ateş altında idi. Bu bombardımanda yaralanan Türklerin tedavisi ile yeteri kadar ilgilenme imkânı yoktu. Bu yüzden yaralıların çoğu şehadet makamına ulaşıyordu.Ermeniler şehirde etkin olamayınca savunmasız köylere yönelmişlerdi. Köylerden gelen haberlere göre Türklere yapılan eziyet son raddeye gelmişti.”
Fransızlar top ve makineli tüfek ateşine bugün de devam etti. Türk mevzileri ve tesisleri sürekli ateş altında idi. Bu bombardımanda yaralanan Türklerin tedavisi ile yeteri kadar ilgilenme imkânı yoktu. Bu yüzden yaralıların çoğu şehadet makamına ulaşıyordu.
Ermeniler şehirde etkin olamayınca savunmasız köylere yönelmişlerdi. Köylerden gelen haberlere göre Türklere yapılan eziyet son raddeye gelmişti. “Çocukların duvarlara çarpılarak, elleri kolları kırılarak, gözleri oyularak öldürüldükleri, kızartılarak analarına zorla yedirildiği” ve daha nice akla hayale gelmeyen caniliklerin yaşandığı bildiriliyordu.
Arslan Bey ve Yüzbaşı Kamil tarafından kaleme alınan raporlarda acilen cephane isteniyordu. Elbistan’dan gelen 20 sandık cephane dışında elde cephane kalmamıştı.
Aslında Ermeniler de tükenme noktasına gelmişlerdi. Türklerin işini iki günde bitireceklerini planlayanlar büyük bir yanılgıya düşmüşlerdi. Korunaklı karargahları tek tek Türklerin eline geçmişti. Artık dayanacak halleri kalmamaştı. Bir Ermeni kaynağı bugün için şu bilgileri vermektedir:
“Çeşitli garnizonlara açlık, uykusuzluk, yatakhanelerin yetersiz oluşunun yanında bir de uygun bir ortamın olmayışı eklenince ortadaki tehlikenin boyutları kolayca görülebilir. En büyük tehlike ise sağlık çalışmalarının yapılamaması idi. Bulaşıcı hastalık korkusu zengin fakir herkesi çok ciddi şekilde düşündürüyordu. Herkes açtı ve ekmek bekliyordu. Her garnizon Ermeni ve Türk evlerinde ne varsa boşalttılar. Fakat Fransızlar Ermenilerin elinde ne zaman ne görseler hemen ellerinden aldılar. Hatta bir parçasını ona vererek bölüşmeyi bile düşünmediler.”
Bu satırlar Ermenilerin içinde bulunduğu halet-i ruhiyeyi yansıtması açısından önemliydi.
Önceki gün Taşhan’da şehit edilen Evliya Efendi’nin haberini alan Rahmacı Abdullah, intikam için görev yerini bırakıp Maraş’a gelmişti.
Nihayet doğu cephesinde günlerden beri yapılan şiddetli muhasaranın neticesi alınmaya başlanmışdı. Bulgurcuoğlu’nun evi ve Eytamhane ele geçirildi.
